Oy Sanem Nerenin Türküsü?
Bir gün, bir köyde iki dost oturuyordu. Biri, halini her zaman mantık süzgecinden geçiren, çözüm arayan, stratejiler kuran biri; diğeri ise ruhunu kalbinden, duygularından besleyen, ilişkileri anlayarak yol almayı tercih eden biriydi. İkisi de hayatı farklı görüyordu, fakat bir şarkı vardı ki, her ikisi de o melodiyi duyduğunda derinlere iniyor, bir an için her şeyi unutuyordu.
“Oy Sanem nerenin türküsü?” diyordu o şarkı, naif ve içten bir şekilde, tıpkı köyün her köşe başında duyulan eski melodiler gibi. Ama bu şarkı, her duyanı farklı bir yolculuğa çıkarıyordu.
Sanem ve İsmail’in Hikayesi
Sanem, her zaman köyün en güzel sesine sahipti. Gözleri parıldayan, yüreği geniş, içindeki duygularını şarkılarla anlatan bir kadındı. Herkes onu severdi; çünkü o, kalbinin derinliklerinden gelen bir melodi gibi zarifti.
İsmail ise tam tersi biriydi. Her zaman hesaplar yapar, pratik çözümler arardı. Herhangi bir meseleye yaklaşırken duyguları ikinci planda bırakır, mantığını devreye sokardı. Ama bir şey vardı, Sanem’in sesi gibi bir şey… O sesi duyduğunda, dünya duruyor gibiydi. Bunu hep inkâr etmişti, ama yavaş yavaş kabul etmeye başlamıştı.
Bir gün, köy meydanında Sanem, yine eski türkülerden birini söylüyordu. “Oy Sanem nerenin türküsü?” diye seslenmişti. İsmail, şarkının sözlerine anlam verememişti. Neden bu kadar duygusal bir şekilde, basit bir şarkıyı bu kadar içten söylemişti? İşte o anda, Sanem’in gözlerindeki hüzün ve mutluluğu bir arada görebildi. Sadece bir şarkıydı, ama içinde bir ömre bedel duygular barındırıyordu.
İsmail, ilk defa şarkıyı anlamıştı. O anda fark etti ki, duygular sadece kalbin sesini dinleyerek anlaşılabilirdi. O şarkıyı bir çözüm arayarak çözmek mümkün değildi; belki de sadece dinlemek, kabul etmek ve hissetmek gerekiyordu.
Sanem’in Türküsünde Kaybolan Zaman
Sanem şarkısını bitirdiğinde, meydanda herkes bir süre sessiz kaldı. Ama bir şey değişmişti. İsmail, bir adım attı ve yanına gitti. “Sanem,” dedi, “Beni bu şarkı ile değiştirdin. Türküler, sadece melodiler değilmiş. Her biri bir anlam taşıyor, bir hikaye… Bir hayat.”
Sanem, gülümseyerek başını salladı. “Bazen, sözcüklerin ötesine geçmek gerekir. Birçok şeyin çözümü duygularda gizlidir.”
İsmail, o an köyün dışında bir dünyaya adım attı. Kadınlar, empatik ve ilişki odaklıydı. Onlar için şarkılar, kelimelerden çok daha fazlasıydı; bir his, bir anı, bir varlık.
Sonuç
Sanem ve İsmail’in hikâyesi, sadece bir şarkıdan ibaret değildi. Hayat, bazen çözüm aramaktan çok, hissetmekle ilgiliydi. Kadınların duygularına odaklanan, erkeklerin ise çözüm arayarak ilerleyen yaklaşımları, bazen birleştiğinde hayatı daha derinden anlayabilmeyi sağlıyordu.
Sanem’in türküsü, bir köyde iki dostu, bir şarkı ile birleştirdi. İsmail, artık her melodinin içinde bir anlam aramaya başlamıştı. Ve o günden sonra, her şarkıyı dinlerken, sadece kulakları değil, kalbiyle de duymaya başladı.
Peki ya siz? Oy Sanem’in türküsünde hangi duygulara kayboldunuz? Yorumlarınızı bizimle paylaşın.